Derleme: Türklerde Levirat Evlilik

TÜRKLERDE LEVİRAT EVLİLİK

Bu derleme, okuduğunu anlamak istemeyerek, beğenmediği şeyleri silen ve beğenmediği kişileri kovan şahıslara yönelik olarak kaleme alınmıştır.

***

1] Hüseyin Nihâl Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” romanındaki İ-çing Katun; Tou-lan Kagan ve O’nun oğulları Shih-pi Kagan, Ch’u-lo Kagan (=Çuluk) Kagan ve İl (=Kara) Kagan olmak üzere 4 Gök-Türk kaganı ile evlenmiştir. Çünki Türk töresi bunu gerektiriyordu.

2] “Ağabeyleri ölenler yengeleriyle evlendirlerdi. Bu bilhassa hükümdarlar arasında böyle idi. Bu âdet Anadoluda bugün bile vardır.”

3] “Babaları öldükten sonra üvey analarıyla, kardeşleri ölürse yengeleriyle evlenirlerdi.”

4] “Ölen babaların, amcaların, erkek kardeşlerin eşleriyle evlenme (leviratüs) vardı. Bu yolla, ortada kalan eşlerin zor duruma düşmeleri önlenirdi. Bir başka ifade ile ailenin bütünlüğü korunmaya çalışılırdı.”

5] “Soy, boy toplumunda müşterek ata, soy atası etrafında oluşan törenler, burada yoğ merasimleri ve ölümle ilgili perakende törenler haline dönüştüğü için, törenlerde evli kadına aile içinde önemli görevler düşmekte idi. Herhalde kadının ruhsal dünyadaki yerinin doğduğu evde değil de kocasıyla beraber çocuklarını büyüttüğü evde olması ve kadının ocağın sahibi olması bu türlü yaşam koşulları ile oluşmuş olmalıdır. Hani “baba ocağı” deriz ama “koca ocağı” demeyiz; zira o ocak koca ocağı değil, kadının kendi ocağıdır. Koca, evin oğlu olarak ocağı bekler, ama ocağı kadın yakar ve ocak etrafındaki törenleri yönetir. Böyle bir ortamda, bir kadının kocası savaşta ölünce, o zaman kaynağımızın dediği “yenge ile evlenme” ortaya çıkar. Antropologlar “levirate” dedikleri bu tür uygulamaların, ata soylu, malvarlığının özel mülk şeklinde olduğu, poligaminin mümkün olduğu, oturulan mekanın koca evi ve kayınların evi olduğu ve mirasın baba hayatta iken oğullar arasında paylaşıldığı ve yüksek başlık parasının öndediği toplumlarda görüldüğünü belirtirler. Burada söz konusu olan bölük bölük atlılardan oluşan bodunlar, başlık parası hariç yukarıda sayılan özelliklere sahip görünüyorlar. Boy, soy toplumunda başlık parası ve çeyizin büyükler tarafından tespit edildiğini ve gençlerin buna uymak zorunda olduğunu belirtmiştik. Burada ise evlenme gençler arasında karar verilen bir olay karşımıza çıkıyor, anne babanın bu tür uygulamaları yapmadıkları açıkça belirtiliyor. Halbuki antropoloji çalışmalarında daha çok bu yüksek başlık parasını geri vermek zor olacağı için yengenin ailesine geri gönderilmediği görüşü hâkimdir.Burada başlık parası olmadığına göre, meseleyi miras ve ocak açısından değerlendirmemiz gerekiyor. Herkesin kendi ocağını tüttürdüğü bu ortamda yardım ve dayanışma soy veya geniş akraba toplumundan değil, ocak kardeşinden beklenmektedir.”

Derleyen: Mehmet ÇALIŞKAN

NOTLAR:

1] Hüseyin Nihâl ATSIZ, “Bozkurtların Ölümü” kitâbı; Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL, “Gök-Türkler I” kitâbı

2] Hüseyin Nihâl ATSIZ, “Türk Edebiyatı Tarihi” kitâbı, “İslamiyetten Önce Türk Medeniyeti – Aile” başlığı

3] Hüseyin Nihâl ATSIZ, “Türk Tarihinde Meseleler” kitâbı, “Türk Devlet Tarihine Giriş” makâlesi

4] Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL, “Gök-Türklerde İdari ve Sosyal Yapı” makâlesi, “Özel Hukuk” başlığı

5] Prof. Dr. İsenbike TOGAN, Nisan 2010 – NTV Tarih Dergisi, “Törelerin Esiri Olmayan Kadim Türkler” makâlesi

Bu yazı Uncategorized içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın